20 Aralık 2009 Pazar

Köfte Yağmuru

Ankamall - 20 Aralık: Barış'a onu hafta sonu sinemaya götüreceğime söz vermiştim ve cingöz kardeşim pazar günü sözümü hatırlatmak için telefon etti...Ring ring!!! Hemen beyazperde.com'a girip animasyon filmi var mı diye kontrol ettim. Neyseki Köfte Yağmuru Ankara'da hala gösterimdeydi. Müjdeli haberi verdim kendisine. Köfte yağmuru 3 boyutlu çekilmiş ve ara vermeden 1 saat 15 dk. sürüyor. Film bilime meraklı fakat babası tarafından onaylanmamaktan şikayetçi bir gencin kendini kanıtlamak için gökyüzündeki su moleküllerinden yiyecek üreten bir makina icat edip yeryüzüne yiyecek yağdırması ve başından geçen macerları konu alıyor. Yer yer eğlenceli olsa da çok kısa sürdüğü için yeterince tatmin etmedi ikimizi de. Ankamall'ün 3D gözlüklerini yenilemesi gerektiğini düşünüyorum çünkü çok fazla çizilmiş ve yamulmuşlardı. Ayrıca bilet fiyatları Ankara'daki diğer sinemalardan daha yüksek...Mecbur kalmadıkça sinema için Ankamall'ü bir daha tercih edeceğimi sanmıyorum...

Avatar Filmi

18 Aralık'ta vizyona giren Avatar filmi sinema salonlarının yüzünü güldürecek gibi görünüyor. 2154 yılında geçen film yabancı bir gezegenin yer altı kaynaklarını sömürmeye çalışan kötü dünyalılar ile gezegenin yerlileri Navi ırkının mücadelesini anlatıyor. Dünyanın doğasını yok eden gözünü para hırsı bürümüş dünyalılar Pandora'ya da doğal güzellikleri için değil yer altı zenginliklerini elde etmek için saldırıyorlar. Görsel açıdan kusursuz Pandora gezegenini tasarlayan ekibin hayal gücüne, tasarımı görselleştirenlerin de emeğine sağlık diyorum... Film yaklaşık 3 saat sürüyor. Dünyanın en gelişmiş 3D kamerası kullanılmış ve film 197 kamerayla çekilmiş. Na’vi dili dil bilimciler tarafından iki yılda yaratılmış. Filmin yapımı ise 14 yıl sürmüş. Aktörlerin mimiklerini sanal karakterlerine aktarmak için Motion Capture tekniği yerine oyuncular Amerikan futbol oyuncularının kasklarına benzeyen özel bir başlık giymişler. Bu başlıkta bulunan küçük bir kamera sayesinde insan yüzündeki en küçük kas hareketi çok özel açılarla çekilebilmiş. En önemlisi ise ilk defa göz hareketleri kaydedilmiş. Bu sayede filmdeki Avatarları izlerken gerçek bir canlıyı izlediğinizi düşünüyorsunuz. Filmdeki bitkiler, hayvanlar, dağlar, bulutlar için 1 Petabitten (bin terabit) fazla dijital hafıza kullanılmış.
Bu film iki kez izlenmeli diye düşünüyorum. İlkinde renk cümbüşü ile gözlerimiz doydu, detayları ve alt metinleri yakalamak için 2. defa gidilmeli. 3 boyutlu filmlerde alt yazıları okumak biraz daha zor oluyor ama dublajlı izlemekten iyidir.

8 Aralık 2009 Salı

Uçurtma Avcısı

Orjinal İsmi: The Kite Runner
Yazarı :     Khaled Hosseini

Uçurtma Avcısı, Afganistan`da devam eden ve çoğumuzun artık kanıksadığı, duyarsızlaştığı savaşın insan boyutunu gözler önüne seriyor. Bazen artık ölmenin en iyi alternatif olduğunu düşündürtebilen, empati kurmamıza yardım eden çok önemli bir kitap.

Yazarın mükemmel anlatımı, arkadaşlık, nankörlük, yalan, ezilmişlik duygularını tüm hücrelerimizde hissettirirken gerçeğin pis ve acı olduğunu bir kez daha kanıtlıyor...

Tek kelimeyle etkileyici bir kitap.

Uçurtma Avcısı konusu ve kurgusu itibariyle çok da sürükleyici. Kitabı bitirmeniz çok kısa sürecek ama etkisi uzun süre üstünüzde kalacak...

Seyahat Sanatı

Orjinal isim: The Art of Travel
Alain de Botton
Sel Yayıncılık; Deneme
İstanbul, 2002

Alain De Botton, Seyahat Sanatı adlı bu kitabında insanların neden seyahat ettiklerini ve seyahatten beklentilerini, seyahatlerinden alacakları hazzı nelerin etkileyebileceğini, insanın yaşadığı yerde sıradan saydığı bazı öğeleri ve detayları seyahat ettiği yerlerde neden ilgi çekici bulduğunu anlatıyor...Yazar kitapta ünlü gezginlerden, insanlardan nefret eden ve yatak odasında seyahata çıkan Maistre`den, eserleri sayesinde bazı sıradan yerleri turistik hale getiren sanatçılardan da örnekler sunuyor. Alışkanlıklarımızla ilgili verdiği örnekler ve yaptığı genellemeler şaşırtıcı derecede isabetli...


"Ne zaman güzel bir yer resmi görsek bu ihtişamlı güzelliğin illa ki mutluluğu da beraberinde getireceği yanılsamasına düşeriz. Oysa estetik ve maddesel nesnelerin sayesinde mutlu olabilme yetimiz zihnimizi bulandıran fiziksel ve psikolojik taleplerin insafına kalmıştır."

Aşk


Elif Şafak
Doğan Kitapçılık; Türkçe Roman ve Hikaye

Aşk, mutsuz bir evlilik yaşayan Amerika`lı bir kadının tesadüfen Mevlana`nın Yaşamı konulu bir kitapla tanışması ile başlıyor. Kitap hem kadına hem de bize Şems ile Mevlana ilişkisini, İslam dinine mevlevilerin bakışını ve yorumlarını, hoşgörüyü ve gerçek aşkı anlatıyor.. Mevlana, Şems Tebrizi`ye olan ihtiyacını, ruhani aşkını şöyle açıklıyor: İnsan insanın aynasıdır. İnsan tek başına yalnızdır, fikri, düşüncesi, bilgisi net değildir. Kendisini sorgulayan akıllı bir arkadaş sayesinde düşüncesinin ve bilgisinin eksikliğinin, tamlığının, doğruluğunun, yanlışlığının, iyiliğinin veya kötülüğünün ayırdına varabilir...

Bu sözler bana Goethe`nin şu sözlerini hatırlattı. "İnsan kendini yalnızca insanda tanır."

Elif Şafak 12. yy`da geçen bazı diyaloglarda karakterlere olmadık sözler söyletmiş . Örneğin Şems bir konuşmada "Ama bu tanrıdan rol çalmak olur" diyor. Bu ve benzeri diyaloglar anlatıma özen gösterilmediğini hissettiriyor insana.

Herşeye rağmen öz ve içeriğin güzelliği hatırına okunması gereken bir kitap...

Semerkant

Amin Maalouf; Çeviren: Esin Talu Çelikkan
Yapı Kredi Yayınları; Arap Edebiyatı ve Başvuru Eserleri;
İstanbul, 2007

Amin Maalouf bu kitabında ünlü matematikçi ve şair Ömer Hayyam`ın Rubaiyat adlı eserinin Titanic kazasında son bulan yolculuğunu anlatırken Ömer Hayyam`ın, Hasan Sabbah`ın ve Nizamülmülk`ün yaşamları ve onları çevreleyen 11. Yüzyıl orta doğusu hakkında geniş bilgilere yer veriyor. Semerkant kitabı ile İsmaililiğin doğuşunu, Alamut Kalesi efsanesini, Selçuklu Devleti yönetim şeklini de biraz daha yakından tanıma fırsatı buldum.Zevkle okuduğum bu kitabı doğu kültürü ve tarihine meraklı olan herkese tavsiye ederim.

Neşeli Hayat Filmi

29 Kasım 2009, Armada Sineması:Kurban Bayramının 3. günü abim, eşi, ben ve Ömer beraber izledik filmi. Yılbaşı yaklaşıyordu ve filmin afişindeki noel baba, kışı, karı, yılbaşını çağrıştırıyordu.. Tüm bu öğelere BKM ekibinin albenisi de eklenince  gitmek farz olmuştu artık :) Film hergün baktığımız ama görmediğimiz insanların hayatına karışıyor ve onların hikayesini yalın bir şekilde önümüze seriyor. Oyuncakçıda çalışan noel baba Rıza ve karısı, 3. sayfa haberi olmaya aday Lokman ve diğerleri... Film büyük bir prodüksüyon değildi evet ama bi şekilde eğlendik... Tavsiye ediyor muyum? dvd'si de izlenebilir bence...

UP Filmi

Ekim 2009 Armada Sineması: Filme gitme amacım 6.5 yaşındaki kardeşimi eğlendirmekti ama filmi kardeşimden çok sevdim diyebilirim. Karakterler çok iyiydi... Hayal ettikleri uzak diyarlara gitmek için para biriktiren ama her defasında parayı başka bir ihtiyaç için harcamak zorunda kalan tatlı bir çiftin çocukken başlayan hikayelerini anlatıyor...Bana ve eşime hayatta bazı şeyleri ertelemeyerek çok iyi ettiğimizi düşündürten bir film oldu. Konusu ve kalitesi itibariyle İzlediğim en güzel animasyon filmiydi..

Nefes Filmi

16 Kasım 2009, Kızılırmak Sineması: Bu filme karşı önyargılıydım ancak tarafsızlığı ile ilgili kritikleri okuyunca izlemeye karar verdim. Filmi çok çok beğendim. İçinde bulunduğumuz bu savaşın ne kadar gereksiz, ne kadar acı, ne kadar zor olduğunu bazılarının anlamasını kolaylaştıracağını umuyorum...
Filmde bazı telsiz konuşmalarının anlaşılamaması sinir bozucuydu ama yine de şiddetle tavsiye edilir...

İki Dil Bir Bavul Filmi



1 Kasım 2009 , Kızılırmak Sineması: Çok merak etmiştim, ben izleyemeden vizyondan kalkacak diye endişelenmiştim. Film, Urfa'nın siverek ilçesine tayin olan yeni mezun bir öğretmenin Türkçe bilmeyen 1. sınıf öğrencileri ile neler yaşadığını anlatıyor...Çok çok güzel bir film olmuş. Aslında film değil de belgesel demek daha doğru olur çünkü tek kamerayla ve okulda eğitim devam ederken çekilmiş. Öğrencilere sadece kameraya bakmamaları tembih edilmiş... Çocuklar, köy halkı, öğretmen ve köy hepsi birbirinden gerçekti. Film hiç bitmesin istedim.. Küçükken tatillerde anneanneme, köye giderdik... Yine bir şubat tatilinde köye gittik. Tatilin sonu geldi, ertesi gün okullar açılacaktı fakat biz şehre dönemiyorduk çünkü kar yolları kapatmıştı... Annem de bizi 2 günlüğüne köy okuluna yolladı. Dayımla teyzem bizi sırtlarına alıp karları yara yara okula götürmüşlerdi..Bu filmi izlediğimde o günler, o okul, oradaki arkadaşlarım geldi aklıma... üstleri başları kirli ama yürekleri tertemiz,  aptal oldukları için değil fakir oldukları için, Türkçe bilmedikleri için zor öğrenen, eğitimlerine devam edemeyen çocukları düşündüm..

Uzak İhtimal Filmi

Tereddütle gittik.. İyi ki gitmişiz. Sade, samimi, normal insanların filmi... Evet normal hayatta bir rahibe ile bir müezzinin bir araya gelmesi, beraber olması uzak ihtimaldir. Olağan bir durumu olağanüstü güzellikte anlatmış yönetmen.. gidilip görülmesi gereken bir film bence.